bu harika çocuklarla yaşamlarının erken dönemlerinde çalışmayı isteyen bir meslektaşımızsınız.
Özel bir bebeğin doğumu ile başlayan bu heyecan verici yolculuğun her
adımında size rehberlik etmek, karşılaştığınız güçlüklerde destek olmak, profesyonel
çözümler sunmak ve sizin kendi üreteceğiniz yaratıcı çözümlere ilham vermek amacıyla
bu el kitabını hazırladık.
Bir bebek sahibi olmak her ailede farklı özellikte heyecana neden olur. İster
planlı ister plansız olsun dünyaya gelecek her bebek anne baba için yeni bir umut
demektir. Genellikle hayaller kurulur ve planlar yapılır. Bu arada tek istenilen ise bebeğin
sağlıklı olmasıdır. Her anne baba kafalarındaki ideal, sağlıklı bebeklerine kavuşmak
ister. Ancak çocuğun doğması ve engelli olduğunun anlaşılmasıyla birlikte aileler
büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilir. Çocuğunun doğumla birlikte ya da sonradan yaşanan
bir kaza nedeniyle engelli olduğunu öğrenmek anne-babaların yaşayabileceği
en sarsıcı durumlardan birisidir. Yaşanan yoğun üzüntü ve yas duygusunun ardından
gerçekle yüzleşmek gerekmektedir. Engellilik, değiştirilemeyen ve süreklilik gösteren
bir durumdur. Belki bir ömür boyu sürecek bu uzun süreçte aileler çok fazla güçlükle
karşılaşmaktadırlar. Bu zorlu süreç aileler için pek çok kriz durumu demektir. Bunlar
arasında ekonomik yetersizlikler, sosyal ortamın değişmesi veya azalması, aile bireyleri
ve eşler arasında ilişkilerin değişmesi en sık karşılaşılan sorunların başında gelir.
Bu süreçte aileler şu sorulara cevap bulmak isterler; engelli çocuğun özel bakım
gereksinimleri nelerdir?, eğitimleri nasıl olacak?, çocuğun sahip olduğu engele ilişkin
toplumsal tutum ve yargılar farklı olur mu?, çocuğun şimdiki ve gelecekteki durumu
ne olacak vb. Çoğu zaman bu sorulara eklenen ekonomik yetersizlikler aileler için sürekli
stres kaynağı oluşturmaktadır. Bazı aileler bu durumla baş etmekte zorlanmakta
ve bu çaresizlik hissi, anksiyete ve depresif belirtiler ortaya çıkarabilmektedir.
Bir bebeğin 3 yaşına kadar beyninin fiziksel büyümesinin % 90’ını tamamlanır.
Doğumdan sonra nöronlar arası bağlantılar oluşmaya başlar. İlk bir yıl içerisinde
milyonlarca bağlantı oluşmuş olur. 2 yaşında bir bebeğin beynindeki bağlantılar bir
yetişkin beynindekilerden iki kat daha fazladır. Dışarıdan uyarı almamış nöronlar diğer
nöronlarla bağlantıya geçmezler. Amerikan Eğitim sistemi de bunu göz önünde
bulundurarak ‘Erken Müdahale’ sistemini kurmuş ve ilk 3 yaşta dil, fiziksel veya gelişimsel
herhangi bir konuda geri kalan çocuklara özel ilgi göstermektedir. Bu sistemde
bulunan tedavi ekibinde konuşma terapisti, psikolog, davranış terapisti, özel eğitimci,
iş uğraşı terapisti (İş- uğraşı terapisti, duyu bütünleme terapisi veren ve günlük iş aktivitelerini
yöneten kişidir) bulunur. Eğitim sadece çocuğa verilmez, aileyle de destek
hizmetler sunulur. Çünkü anne- baba ya da bakıcı çocukla gün boyu birliktedir. Oyun
oynamak da bir eğitim, yemek yemek de bir eğitimdir. Ebeveynler ve varsa bakıcılar,
eğitimi günlük yaşama entegre eden kişidir. Aile ve varsa bakıcılar mutlaka eğitime
dahil olmalı, terapistlerinden de evde nasıl çalışabileceğine dair bilgiler almalıdır.
‘Erken Müdahale’ sisteminde terapiler ailenin isteğine göre, evde, kreşte veya kurumlarda
verilebilir. Bu sistemin benzeri sistemler de, henüz devlet desteği olmamakla birlikte yavaş yavaş ülkemizde oluşturulmaya çalışılmaktadır. Erken müdahale,
çocukların gelişimindeki gecikmeyi erkenden fark edip doğru doktora başvurmak, bir
an evvel tanıyı alıp, tedavi sürecine çocuğun yaşı büyümeden, ikincil problemler oluşmadan
(örn. psikolojik, davranışsal) ve özellikle 0-3 yaş aralığındaki beyin gelişiminin
üst düzeyde olduğu bu kritik dönemi kaçırmadan başlamak demektir.
Yetersizliği bulunan çocukları düşündüğümüzde; ailenin çocuğunu doğumdan
sonra kabulleninceye kadar geçen süre, tutumlarının olumsuzluğu çocuğuyla paylaşımı
çocuğu olumsuz yönde etkilemektedir. Gelişimin hızla şekillendiği bu dönemde
olumsuz tutumlardan dolayı yetersizliği olan çocuklarda çok büyük yaşantı eksiklikleri
görülmektedir. Ayrıca çocuğun yetersizliği de bu durumla bütünleşince çocuk akranlarından
büyük oranda geri kalabilmektedir. Engelli ya da engelli olma riski olan
bebekler okul çağına kadar evde bakıldıkları için gereksinimleri toplumun gözünden
kaçmakta, aileler tüm bakım ve ilgilerine rağmen tıbbi gereksinimleri dışındaki ihtiyaçlarını
karşılayamamaktadırlar.
Engelli bireyin gelişimine en önemli destek hiç kuşkusuz eğitim ve rehabilitasyon
çalışmalarıdır. Ancak erken yaşlarda (0-3 yaş) ülkemiz koşulları gereği bu destekten
yoksun kalan engelli bireyin "kendini gerçekleştirmesi” bir yana, olumsuz
duygusal gelişim içinde olması kaçınılmaz olmaktadır. Bu durum genelde bağımlı yaşamdan
gittikçe bağımsız yaşama doğru bir geçiştir. Hiç kuşkusuz bu yol uzun ve zorlu
bir süreçtir. Büyük sabır ve işbirliği gerektirir. Bebeklik Döneminde Özel Eğitim
Kitabı’nın yukarıda bahsedilen konunun önemini vurgulamak ve bu alanda çalışan
kişilere ve engelli çocuk sahibi olan ailelere ışık tutmak açısından önemli bir kaynak
olduğu düşünülmektedir. Bu kitap Eğitim Fakültelerinin Özel Eğitim ve Okulöncesi
Eğitimi Bölümlerinde, Mesleki Eğitim Fakültelerinin Çocuk Gelişimi ve Okulöncesi
Eğitimi Bölümlerinde, Orta Öğretim Meslek Liselerinin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümlerinde,
Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlere, engelli çocukların